go at

  1. (a) saldırmak, hücum etmek, üstüne atılmak.
    Our dog went at the postman. The boys went at the dinner
    as if they were starving. (b) gayretle/hevesle başlamak, devam etmek.
    The students are really going at their studies. (c) (ucuz fiyata) satılmak/gitmek.
    There were good coats going at $30.
keçi, teke
(Copra hircus).
billy/he goat: teke, erkeç.
nanny goat: dişi keçi. İlgili
sıfat:
hircine, capris.
Syrian goat: küpeli keçi.
wild goat: dağkeçisi, yabani keçi.
Noun, Zoology
oğlak burcu. Noun, Astronomy
ahmak, enayi, budala, avanak, başkalarının cezasını/sorumluluğunu yüklenen kimse, şamar oğlanı.
act/play
the goat: enayilik etmek, budalaca davranmak.
Noun
keçi Noun, Zoology
eleştirmek Verb
çok ağır ilerlemek Verb
adımlarını sıklaştırmak Verb
ağır adımlarla yürümek Verb
rahvan gitmek Verb
saatte elli mil gitmek Verb
son sürat gitmek Verb
bir işe enerjiyle sarılmak Verb
var gücüyle saldırmak Verb
ham kuvvetle saldırmak Verb
var gücüyle üstüne atılmak Verb
(posta) saat onikide toplanmak Verb
çalışmak Verb
bir şeyle uğraşmak Verb
o kadarıyla bırakmak Verb
işi burada bırakmak Verb
yetinmek Verb
o kadarla yetinmek Verb
gitsen iyi olur
yeni mal sahibinin haklarının tanınması
bir hamlede
bir hamlede Adverb
tek seferde Adverb
bir seferde Adverb
tek hareketle Adverb
tam sürat gitmek Verb
tam hız gitmek Verb
bir kapıdan girip ötekinden çıkmak Verb
bir kulağından girip öbüründen çıkmak Verb
birden konu değiştirmek Verb
hazırlıksız iş görmek.
(a) vaktinden önce ateş etmek/almak/vukubulmak, (b) hazırlıksız veya düşünmeden konuşmak/davranmak /harekete geçmek.
üzerine atılmak Verb